Tom's enthusiasm is contagious.
- Tom'un coşkusu bulaşıcıdır.
I thought you said it wasn't contagious.
- Bunun bulaşıcı olmadığını söylediğini düşündüm.
You have an infectious disease.
- Senin bir bulaşıcı hastalığın var.
They have an infectious disease.
- Onların bulaşıcı bir hastalığı var.