Onun evrak çantası suyla doluydu.
 - His briefcase was filled with water.
Dima; Hayatımın anlamı... dedi. Nasıl olursa olsun bu evrak çantasında 3 milyon Belarus Rublesi var.
 - I mean... my life, Dima said. Anyway, there's 3,000,000 BYR in this briefcase.
Para evrak çantasından çalındı.
 - The money was stolen from his briefcase.
Vestiyerde evrak çantamı ve şemsiyemi kontrol ettim.
 - I checked my briefcase and umbrella in the cloakroom.
Çantamı otobüste bıraktım.
 - I left my briefcase on the bus.
Tom çantasını metroda bıraktı.
 - Tom left his briefcase on the subway.