body; self

listen to the pronunciation of body; self
الإنجليزية - التركية

تعريف body; self في الإنجليزية التركية القاموس.

butt
{i} izmarit

Yangının nedeni onun sigara izmaritiydi. - The cause of the fire was his cigarette butt.

Arkadaşım, önündeki arabanın sürücüsünün camdan dışarıya bir sigara izmariti attığını görünce çok sinirlendi. - My friend was very angry when he saw the driver of the car in front of him throw a cigarette butt out the window.

butt
süsmek
butt
bitişmek
butt
bitiştirmek
butt
{i}

O, kelebeklerin nasıl uçtuğunu gözledi? - She observed how butterflies fly.

Bir yarasa gökyüzünde bir kelebek gibi uçuyor. - A bat flying in the sky looks like a butterfly.

butt
kesmek
self-regulatory body
organizmanın yaşama koşullarını otomatik olarak ayarlayabilme yetisi
butt
göt
butt
{i} nişan
butt
{f} toslamak
butt
müdahale etmek
butt
{f} tos vurmak, süsmek, boynuzlamak
butt
{f} kafa atmak
butt
{i} sap
butt
bitişme
butt
{i} tos

Tostunda tereyağı istediğini düşündüm. - I thought you'd want butter on your toast.

Keiko, hiç tereyağlı tostun var mı? - Keiko, do you have any buttered toast?

butt
herhangi bir şeyin enli ucu veya sapı
butt
{i} alay konusu kimse
الإنجليزية - الإنجليزية
butt
body; self
المفضلات