تعريف body's في الإنجليزية التركية القاموس.
- body
- {i} ceset
Tom cesetin nereye gömüldüğünü bildiğini söyledi.
- Tom said he knew where the body was buried.
Polisler park yakınında terkedilmiş bir arabada bir ceset buldu.
- The police found a dead body in an abandoned car near the park.
- body
- {i} gövde
Onun etkileyici iş gövdesi onu bilimsel araştırmada bir lider yaptı.
- His impressive body of work made him a leader in scientific research.
O güçlü bir gövdeye sahip.
- He has a strong body.
- body
- {i} beden
İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
- The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.
Onun bedenine dua edildi.
- A prayer was said over his body.
- body
- vücut
Vücut ve ruh ikizdir: Sadece Tanrı hangisinin hangisi olduğunu bilir.
- Body and spirit are twins: God only knows which is which.
Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
- body
- {i} karoser
- body
- (Nükleer Bilimler) esas yapı,kurul
- body
- (Avrupa Birliği) birim, organ,kuruluş,kurum
- body
- {i} kuruluş
- body
- {i} hacim
- body
- ten
- body
- {i} büyük kısım
- body
- {i} cisim
- body
- {i} birlik
Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.
- Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
- body
- (Denizbilim) yin
- body
- (Ticaret) örgüt
- body
- (Ticaret) gerçek ya da tüzel kişi
- body
- (Otomotiv) karkas
- body
- zümre
- body
- cüsse
- body
- endam
- body
- (Biyokimya) özdek
- body
- yığın
- body
- naaş
- body
- ana blok
- body build
- vücut yapısı
- body care
- vücut bakımı
- body coat
- astar boya
- body coat
- altkat boya
- body code
- vücut şifresi
- body code
- vücudun şifresi
- body depth
- (Denizbilim) vücut yüksekliği
- body fluid
- suyuk
- body fluid
- gövde sıvısı
- body fluid
- (Anatomi,Teknik) vücut sıvısı
- body force
- (Jeoloji) cisim kuvveti
- body force
- (Askeri) gövde kuvveti
- body forth
- şekil vermek
- body gear
- mil üzerindeki dişli
- body hairs
- vücut tüyleri
- body image
- (Pisikoloji, Ruhbilim) beden imajı
- body image
- (Tıp,Spor) beden imgesi
- body odour
- (pis) vücut kokusu
- body paint
- (Otomotiv) gövde boyama/boyası
- body plane
- (Otomotiv) kaporta rendesi
- body putty
- gövde conta macunu
- body putty
- (Otomotiv) kaporta macunu
- body seal
- (Otomotiv) izolasyon lastiği
- body seam
- (Otomotiv) kaporta dikişi
- body shake
- (Otomotiv) gövde sarsıntısı
- body shell
- (Otomotiv) kaporta sacı
- body shell
- (Otomotiv) kaporta
- body shop
- karoseri
- body side
- gövde yanı
- body sill
- (İnşaat) karoser yan pervazı
- body size
- (Tekstil) beden ölçüsü
- body size
- vücut ölçüsü
- body text
- (Bilgisayar) gövde metni
- body type
- (Otomotiv) gövde tipi
- body wall
- vücut duvarı
- body waste
- vücut dışkısı
- body weight
- vücut ağırlığı
- body width
- (Otomotiv) karoser genişliği
- bolt body
- (Avcılık) tüfek mekanizma yapısı
- body
- nesne
- body
- heyet
- body
- kitle
- body
- kurul
Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.
- Full body scanners were installed at the airport.
Lisede öğrenci kurulu başkanıydım.
- I was the student body president in high school.
- body
- madde
Ben bu maddelerin vücut tarafından nasıl emildiğini bilmek istiyorum.
- I would like to know how these substances are absorbed by the body.
Vücudun bu maddeleri nasıl emdiğini bilmek istiyorum.
- I'd like to know how the body absorbs these substances.
- body activities
- vücut faaliyetleri
- body and soul
- canla başla
- body axis
- vücut ekseni
- body building
- vücut geliştirme
- body centred lattice
- gövde merkezli kafes
- body centred structure
- gövde merkezli yapı
- body clock
- vücut saati
- body corporate
- hukuki şahıs
- body forth
- şekil ver
- body front panel
- karoser ön panosu
- body front pillar
- kaporta ön takviyesi
- body guard
- koruma
- body politic
- devlet oluşturan halk kitlesi
- body politic
- siyasi cemiyet
- body politic
- devlet
- body radiator
- gövde radyatörü
- body structure
- vücut yapısı
- body temperature
- vücut sıcaklığı
- body-centred
- gövde merkezli
- body armor
- vücut zırhı
- body armour
- Çelik yelek, vücut için koruyucu zırh
- body awareness
- Beden farkındalığı
- body balance
- vücut dengesi
- body care product
- vücut bakım ürünleri
- body cast
- gövde döküm
- body copy
- ilanlarda başlık altına yazılan açıklayıcı metin
- body copy
- Bir ilan veya reklamda manşet veya resim dışındaki ana metin
- body count
- Ölü sayısı
- body double
- vücut çift
- body dysmorphic disorder
- vücut dismorfik bozukluğu
- body english
- vücut ingilizce
- body fluids
- vücut sıvıları
- body hammer
- vücut çekiç
- body in white
- beyaz gövde
- body language
- Vücut dili
Vücut dili Tatoeba'da çevrilmiş bulamayacağınız bir dildir.
- Body language is a language you won't find translated in Tatoeba.
Onun vücut dili onu ele verdi.
- His body language gave him away.
- body limbs
- vücudun parçaları
- body lotion
- Vücut losyonu
- body mist
- Vücut nemlendiricisi
- body of knowledge
- Bir uzmanlık alanındaki tüm bilgi
- body of the ship
- gemi teknesi
- body of work
- İş sahası/alanı
- body packer
- vücut paketçi
- body physiology
- vücut fizyolojisi
- body piercing
- vücut piercing
- body scrub
- vücut bodur
- body shampoo
- vücut şampuanı
- body shape
- vücut şekli
- body sheet
- karoser saçı
- body stocking
- tek parça iç çamaşırı
- body surfing
- vücut sörf
- body warmer
- Kolsuz, yelek biçiminde mont
- body-care
- vücut bakımı
- body-centered cubic
- (Mühendislik) Hacim merkezli kübik
- body
- {i} grup
- body
- (Tıp) Madde, cisim, corpus
- body
- karoser geom
- body
- bir şeyin ana bölümü
- body
- (isim) karoser, vücut, gövde, beden, ceset, cisim; hacim; büyük kısım; birlik, grup, kuruluş, kütle
- body
- {i} kütle, kitle: A lake is a body of
- body
- (Askeri) TAPA GÖVDESİ: Tapanın, işleyen kısımları içine alan parçası
- body
- {i} miktar: a body of information bir miktar bilgi
- body bag
- ceset taşımaya özgü fermuarlı torba, ceset torbası
- body burden
- (Nükleer Bilimler) vücut yükü
- body chamber
- gövde/vücut odası
- body chamber
- gövde locası
- body count
- ask. ölü sayısı
- body forth
- temsil etmek
- body inner panel
- (Otomotiv) karoser iç panosu
- body odor
- (isim) vücut kokusu
- body odor
- {i} vücut kokusu
Hücre vücut kokusu kokuyordu.
- The cell was stinking of body odor.
Yataktan vücut kokusu yayılıyordu.
- The bed was stinking of body odor.
- body politic
- (Sosyoloji, Toplumbilim) siyasi topluluk
- body sheet
- (Otomotiv) karoser sacı
- body shop
- {i} kaportacı
- body shop
- (isim) kaportacı
- body snatcher
- (isim) ceset hırsızı
- body stocking
- tek parça iç çamaşırı (kadın)
- body suit
- tek parça iç çamaşırı (kadın)
- body valve
- (İnşaat) subap gövdesi