boğazı

listen to the pronunciation of boğazı
التركية - الإنجليزية
throat
straits of
boğaz
{i} throat

Tom's got a sore throat. - Tom'un boğazı ağrıyor.

Tom slit his own throat. - Tom kendi boğazını kesti.

boğaz
{i} Bosphorus

Istanbul is located along the Bosphorus. - İstanbul boğaz boyunca yer alır.

boğaz
{i} strait

Have you ever gone through the Straits of Magellan? - Sen hiç Macellan Boğazından geçtin mi?

At this point the sea narrows into a strait. - Bu noktada, deniz bir boğaz içinde daralır.

boğazı tıkanmak
choke collar
boğazı ağrımak
have a sore throat
boğazı düğümlenmek
to have a lump in one's throat
boğazı düğümlenmek
gulp down
boğazı düğümlenmek
gulp
boğazı gıcıklanmak
to have a tickle in one's throat
boğazı yanmak
to have a sore throat
boğaz
neck

I'm up to my neck in it. - Boğazıma kadar onun içindeyim.

I am up to my neck in work. - Boğazıma kadar işe batmış vaziyetteyim.

boğaz
jugular
Çanakkale Boğazı
the Dardanelles
boğaz
gut
boğaz
grooves
boğaz
(Havacılık) constrictor
boğaz
recruitment
boğaz
duct
venturi boğazı
(Otomotiv) throttle body
boğaz
sound
boğaz
pass
boğaz
maw
boğaz
keep
boğaz
whistle
cebelitarık boğazı
(Coğrafya) Straits of Gibraltar
Boğaz
strait which connects the Black Sea to the Marmara Sea
Boğaz
the Bosphorus

Istanbul is located along the Bosphorus. - İstanbul boğaz boyunca yer alır.

Boğaz
strait which separates the Asian and European parts of Turkey
Cebelitarık boğazı
Straits
Karadeniz Boğazı
the Bosphorus
Macellan boğazı
Strait of Magellan
boğaz
swallow

My throat really hurts when I swallow. - Yutkunduğum zaman boğazım gerçekten acıtıyor.

My throat hurts when I swallow. - Yutarken boğazım ağrıyor.

boğaz
throttle
boğaz
pharyngeal
boğaz
gullet
boğaz
gorge

I tripped on a stone, and if he hadn't caught me, I would have fallen into the gorge. - Ben bir taşa takıldım ve o beni yakalamasaydı, boğaza düşerdim.

boğaz
pharyngal
boğaz
fauces
boğaz
larynx
boğaz
trough
boğaz
mountain pass
boğaz
{i} constriction
boğaz
constrict
egzoz boğazı
(Otomotiv) outlet port
egzoz çıkış boğazı
(Otomotiv) exhaust passage
emme boğazı
(Otomotiv) intake passage
nozul boğazı
(Askeri) nozzle block
tahliye boğazı
draining collar
Çanakkale Boğazı
the Dardanelles, the Hellespont, the Hellespontus
çanakkale boğazı
Hellespont
İstanbul Boğazı
the Bosphorus, the Bosporus
ıstanbul boğazı
Bosphorus
التركية - التركية

تعريف boğazı في التركية التركية القاموس.

cebelitarık boğazı
(Coğrafya) Akdeniz'in Batı ucunda yer alan bir İngiliz kolonisidir. Cebelitarık Boğazı, Afrika'yı Avrupa'dan ayıran, en dar yeri 15 km, uzunluğu 58 km olan bir boğazdır
Boğaz
(Osmanlı Dönemi) TELİL
Boğaz
(Osmanlı Dönemi) ZÜLKUM
Boğaz
(Osmanlı Dönemi) MERAD
Boğaz
gelu
Boğaz
(Osmanlı Dönemi) HALK
Boğaz
(Osmanlı Dönemi) BİLDEM
boğaz
Yeme içme
boğaz
Yedirip içirme yükümü, iaşe
boğaz
Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik
boğaz
İki dağ arasında dar geçit, derbent
boğaz
Şişe, güğüm gibi kaplarda ağza yakın dar bölüm
boğaz
Yiyeceği içeceği sağlanan kimse
boğaz
İki kara arasındaki dar deniz
boğaz
Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik: "Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir."- Ö. Seyfettin. Şişe, güğüm gibi kaplarda ağza yakın dar bölüm. İki dağ arasında dar geçit, derbent: "Yol üzerindeki derbentleri ve boğazları işgal ederek ordunun başında bunları takip ediyordu."- F. F. Tülbentçi. İki kara arasındaki dar deniz
dümen boğazı
Dümenin, dümen yelpazesinden yukarı kalan bölümü
boğazı
المفضلات