birincisi

listen to the pronunciation of birincisi
التركية - الإنجليزية
firstly
first one
birinci
first

The amateur singer won first in the talent show hands down. - Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.

She boasted of having won the first prize. - O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.

birinci
1st
birinci
winner

Oh, Tae, this cheese is a winner! - Oh, Tae, bu peynir bir birincidir!

Last year's Miss Universe winner is very tall. - Geçen yılın Miss Universe birincisi çok uzun.

birinci
(Bilgisayar) first place

Tom moved up to first place. - Tom birinci sıraya yükseldi.

birinci
the former

The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine. - Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder.

Joan and Jane are sisters. The former is a pianist. - Joan ve Jane kız kardeş. Birincisi bir piyanisttir.

birinci
champion
okul birincisi
top of the school
birinci
inceptive
sınav birincisi
top scorer in the exam
birinci
first, in the first place: Koşuda birinci geldi. She came in first in the race
birinci
first; primary; champion
birinci
victor

It was a victory for the whole country when he finished first in the race. - O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.

birinci
primary

Telescopes have a primary and a secondary mirror. - Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.

Safety is the primary concern. - Güvenlik birincil sorundur.

birinci
premier
birinci
first quality. B
birinci
first, (someone, something) who/which is first in a countable series: birinci hafta the first week
birinci
uppermost
birinci
erst
matematik bölüm birincisi
(cambridge) wrangler
okul birincisi olmak
be top of the school
okul birincisi olmak
come top of the school
sınav birincisi
first in the exam
sınıf birincisi olmak
top a class
التركية - التركية

تعريف birincisi في التركية التركية القاموس.

birinci
Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse: "Sınıfın birincisi olduğundan imtihanlara girişinde..."- Ö. Seyfettin
Birinci
(Osmanlı Dönemi) HADÎ
birinci
Ulaşım araçlarında mevki, sınıf: "Bütün grubu hiç olmazsa ilk ineceğimiz iskeleye kadar birincide götürmek istemişti."- R. N. Güntekin
birinci
Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse
birinci
Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey
birinci
Bir sayısının sıra sıfatı
birinci
Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey: "Birincisi ne kadar mağrur ise, öbürü o kadar yılışık."- Y. Z. Ortaç
birinci
Mevki, sınıf, orun
birincisi
المفضلات