This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
- Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
Did God really create the earth in a single day?
- Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?
I don't have a single enemy.
- Benim tek bir düşmanım yok.
He needs something to drink.
- İçecek bir şeye ihtiyacı var.
I'll buy you a drink.
- Sana bir içecek ısmarlayacağım.
The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
- İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
We rented an apartment when we lived in New York.
- New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
Monopoly is a popular game for families to play.
- Monopoly ailelerin oynaması için popüler bir oyun.
Carbon monoxide is a poisonous substance formed by the incomplete combustion of carbon compounds.
- Karbon monoksit karbon bileşiklerinin tam yanmamasından oluşan zehirli bir maddedir.
I have a lump in my breast.
- Benim mememde bir yumru var.
One lump of sugar, please.
- Bir küp şeker, lütfen.
Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
- Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
A cup of coffee cleared my head.
- Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.
Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
- Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
Caesar erected a golden statue of Cleopatra.
- Sezar, Kleopatra'nın altından bir heykelini dikti.
Washington is the capital of the United States.
- Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
- 1860'ta Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığına seçildi.
Unity is better than money.
- Birlik paradan daha iyidir.
He spoke of party unity.
- O, parti birliği hakkında konuştu.
I remember seeing you all somewhere.
- Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
He lives somewhere about here.
- O, burada bir yerde yaşıyor.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
- Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
This is a nice change of pace.
- Bu hoş bir değişiklik.
After a hectic few days at work, Tom is looking forward to a change of pace.
- İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor.
Do you want some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
She attacked him with a baseball bat.
- O, bir beyzbol sopası ile ona saldırdı.
Have you ever squashed a tomato?
- Hiç bir domates ezdin mi?
We should play squash together sometime.
- Bir ara birlikte duvar tenisi oynamalıyız.