The door was opened a little.
A little water has spilled.
Put some salt on your meat.
- Etinin üzerine biraz tuz koy.
My mother bought some apples at a fruit store.
- Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
Take things a little more seriously.
- Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?
You should relax a bit.
- Biraz sakinleşmelisin.
Do you have any French wine?
- Biraz Fransız şarabın var mı?
Tom could think of no reason why he should give Mary any money.
- Tom Mary'ye niçin biraz para vermesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.
You should relax a bit.
- Biraz sakinleşmelisin.
Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?
He is something of an expert on oriental art.
- O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
You're something of a troublemaker, aren't you?
- Sen biraz baş belasısın, değil mi?
The washing machine is somewhat out of order.
- Çamaşır makinesi biraz bozuk.
Tom was somewhat doubtful.
- Tom biraz şüpheliydi.
It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
- Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.
He is something of an expert on oriental art.
- O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.
He is a shade better today.
- O bugün biraz daha iyi.
The weather is a shade better today.
- Hava bugün biraz daha iyi.
Do you want a spot of coffee?
- Biraz kahve ister misiniz?
My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
- Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
- Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile.
- John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.
You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience.
- Biraz daha sabırlı olsaydın, bulmacayı yapabilecektin.
I was a little bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.