bilgisayarcı

listen to the pronunciation of bilgisayarcı
التركية - الإنجليزية
computer programmer
computer seller; computer operator
seller of computers
computer expert
computer seller
bilgisayar
computer

This computer has a Pentium processor. - Bu bilgisayarın bir Pentium işlemcisi var.

I'm a computer scientist. - Ben bir bilgisayar bilimcisiyim.

bilgisayar
machine

A car, an airplane, and a computer are all machines. - Bir araba, bir uçak ve bir bilgisayar hepsi makinedir.

Primitive calculating machines existed long before computers were developed. - İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.

bilgisayar
word processor
bilgisayar
(Bilgisayar) computers

I often use SSH to access my computers remotely. - Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.

None of the computers can continue to run with a burnt card. - Hiçbir bilgisayar yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.

bilgisayar
hardware system
bilgisayar
(Askeri) data computer
bilgisayar
minicomputer
bilgisayar
pc
bilgisayar
machine that computes
bilgisayar
machine that processes data
profesyonel bilgisayarcı
(Bilgisayar,Teknik) computer professional
التركية - التركية
Bilgisayar programcısı, yapımcısı veya mühendisi
Bilgisayar alım satımcısı
Bilgisayar
kompüter
bilgisayar
Çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran elektronik araç, elektronik beyin, kompüter
bilgisayarcı
المفضلات