O bir inanç insanıdır.
 - He is a man of faith.
Tom bir inanç şifacısı.
 - Tom is a faith healer.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
 - Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.
İnsanlar bankalara güvenini kaybettiler.
 - People lost faith in banks.
Allah'a imanın varsa, tüm beş duyunu kontrol edip huzurlu bir uzun yaşam sürebilirsin.
 - If you have faith in God,You can control all five senses and live a peaceful longlife
Zayıf imanına rağmen, rahip onu kutsadı.
 - Despite his weak faith, the priest blessed him.
Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler.
 - Dogs' faithfulness impresses us.
Benden başka bütün üyelerin onun söylediğine inancı vardı.
 - All the members but me have faith in what he says.
İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.
 - Faith makes all things possible.... love makes all things easy.
Dinsel inancımı yitirdim.
 - I've lost my religious faith.
Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.
 - Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.
Sözüne sadık olmalısın.
 - You must be faithful to your word.