When would you like to begin?
- Ne zaman başlamak istersin?
You shouldn't have come here to begin with.
- Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential.
- Ne yaparsan yap,doğru adımla başlamak kaçınılmazdır.
His plan was to start on Monday.
- Onun planı pazartesi günü başlamaktı.
I have to get to work.
- Çalışmaya başlamak zorundayım.
I want to get to work.
- İşe başlamak istiyorum.
Come on in. We're just about to get started.
- İçeri gelin. Başlamak üzereyiz.
I want to get to work.
- İşe başlamak istiyorum.
I'd like to get an early start.
- Erken başlamak istiyorum.
There's nothing better than a good cup of coffee to start off the day.
- Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
We were about to start, when it began to rain.
- Yağmur yağmaya başladığında biz başlamak üzereydik.
The student center is a good place to strike up conversations.
- Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
The secret of getting ahead is getting started.
- İlerlemenin sırrı başlamaktır.
It takes a lot of money to start a business.
- Bir işe başlamak çok para gerektirir.
In order to lose weight, it is best to take up some sport.
- Zayıflamak için en iyisi biraz spor aktivitesine başlamak.
Come on in. We're just about to get started.
- İçeri gelin. Başlamak üzereyiz.
You shouldn't have come here to begin with.
- Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
In order to lose weight, it is best to take up some sport.
- Zayıflamak için en iyisi biraz spor aktivitesine başlamak.
I couldn't wait to get started.
- Ben başlamak için bekleyemedim.
I'd like to get started right away.
- Hemen başlamak istiyorum.
We'll be ready to start in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde başlamak için hazır olacağız.
Are you planning on starting your own business?
- Kendi işine başlamayı planlıyor musun?
Are you seriously thinking about starting your own business?
- Kendi işine başlamayı ciddi şekilde düşünüyor musun?
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
Next month it'll be five years since he began playing the violin.
- Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
Tom put the food on the table and told everyone to start eating.
- Tom yemeği masaya koydu ve herkese yemeye başlamasını söyledi.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
We agreed to start early the next morning.
- Ertesi sabah erken başlamayı kararlaştırdık.
Tom and I plan to start digging a well tomorrow morning.
- Tom ve ben bir kuyu kazmaya başlamayı planlıyoruz.
A chain of events led to the outbreak of the war.
- Bir dizi olay savaşın başlamasına yol açtı.
He stopped smoking and started running.
- Sigarayı bıraktı ve koşmaya başladı.
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
- Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
In the beginning God created the heaven and the earth.
- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
The beginning is the most important part of the work.
- Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
The journey has just begun.
- Yolculuk henüz başladı.
My memory of her has begun to recede.
- Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
Now I must go about my work.
- Şimdi işime başlamalıyım.
The student center is a good place to strike up conversations.
- Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
We got up early and set about cleaning our house.
- Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.
She had no idea how to set about her work.
- İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.
Now let's get down to work.
- Şimdi çalışmaya başlayalım.
It's time to get down to business.
- İşe başlamanın zamanıdır.
Direct flights between New York and Tokyo commenced recently.
- New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.
Hostilities commenced.
- Düşmanlıklar başladı.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
Let's start off on the same page.
- Aynı sayfada başlayalım.
The surgeon scrubbed thoroughly up to his elbows before commencing surgery.
- Cerrah ameliyata başlamadan önce elini dirseklerine kadar iyice ovalayarak yıkadı.