baskısı

listen to the pronunciation of baskısı
التركية - الإنجليزية
putting pressure on
baskı
{i} pressure

He will never yield to the pressure of a politician. - O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir.

The pressure for tax reform is growing. - Vergi reformu için baskı artıyor.

baskı
restraint

Despite his restraint, he agreed to it. - Onun baskısına rağmen, o, onu kabul etti.

baskı
{i} oppression

We must do everything we can to fight oppression wherever it occurs. - Nerede olursa olsun baskıyla mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız.

Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism. - Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.

baskı
{i} printing

Why did you put off the printing of my book? - Benim kitabımın baskısını niçin erteledin?

Mistakes in the printing should be pointed out at once. - Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.

baskı
{i} print

Mistakes in the printing should be pointed out at once. - Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.

Tom finds it difficult to read small print. - Tom küçük baskıyı okumayı zor buluyor.

baskı
press

Public pressure forced the army to act. - Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.

He pressed me to stay a little longer. - O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.

baskısı mevcut
in print
bakır merdane baskısı
rotogravure
baskı
force

Public pressure forced the army to act. - Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.

Up till now the United States has called itself the world's police and continues suppression relying on military force. - Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri kendini dünyanın polisi olarak adlandırdı ve askeri güce dayanarak baskıya devam etmektedir.

baskı
edition

I didn't know there would be an Osaka edition. - Bir Osaka baskısı olacağını bilmiyordum.

This edition is limited to seven thousand copies. - Bu baskı yedi bin nüsha ile sınırlı.

baskı
(Hukuk) repression

The seed of revolution is repression. - Devrimin tohumu baskıdır.

baskı
{i} suppression

Up till now the United States has called itself the world's police and continues suppression relying on military force. - Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri kendini dünyanın polisi olarak adlandırdı ve askeri güce dayanarak baskıya devam etmektedir.

baskı
{i} leverage
baskı
crackdown
baskı
typographic
baskı
stress

Gravity stresses the human body. - Yerçekimi insan vücuduna baskı yapıyor.

I'm feeling stressed. - Ben baskı hissediyorum.

baskı
coercion
baskı
crush
baskı
heavy hand
baskı
{i} duress
deneme baskısı
(Askeri,Sanat) proof
harita arka baskısı
(Askeri) back-up
aile baskısı
parental pressure
aile baskısı
family pressure
baskı
(Bilgisayar) version
baskı
(Bilgisayar) printout
baskı
strain

The rope broke under the strain. - Halat baskı altında kırıldı.

Tom has been under a great deal of strain lately. - Tom son zamanlarda büyük bir baskı altında.

baskı
strong hand
baskı
(Askeri) processing
baskı
probe
baskı
clutch
demirci yuvarlak alt baskısı
fuller
etek baskısı
hem
mahalle baskısı
neighborhood pressure
toplum baskısı
social influence
baskı
issue

A new serial will begin in next month's issue. - Gelecek ayın baskısında yeni bir dizi başlayacak.

baskı
constraint

There was a feeling of constraint in the room; no one dared to tell the king how foolish his decision was. - Odada bir baskı hissi vardı; Hiç kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret etmedi.

I think I've showed considerable constraint under the circumstances. - Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.

baskı
compulsion
baskı
coaction
baskı
impression
baskı
hem
yalı baskısı
Weatherboarding, siding
baskı
press, baling press
baskı
thrust
baskı
heat
baskı
press; pressure
baskı
press; pressure; printing, edition, impression; oppression, compulsion, duress; (giyside) hem
baskı
screw
baskı
piezo
baskı
stamp (for printing fabrics)
baskı
printing; edition; number of copies printed
baskı
lever (of a press)
baskı
compulsion; constraint
baskı
squeeze
baskı
constraint, restraint, pressure
baskı
mail
baskı
transfer
baskı
coerce

He was coerced into helping the thieves. - Hırsızlara yardım etmesi için baskı yapıldı.

baskı
{i} imprint
baskı
{i} urgency
baskı
{i} discipline
baskı
arm twisting
cep baskısı
pocket edition
din baskısı
religious pressure
el baskısı
block printing
el baskısı
hand printing, block printing, printing from plates
etkinlik baskısı
(Pisikoloji, Ruhbilim) pressure of activity
film baskısı
screen printing
fırça baskısı
brush printing
kenar baskısı
selvedge printing
kenar baskısı hem
(of a garment or cloth covering)
kitabın en güzel baskısı
state
kumaş baskısı
cloth printing, fabric printing
ozalit baskısı
blueprint, ozalid print
patates baskısı
potato print
polis baskısı
stakeout
projeksiyon baskısı
(Askeri) projection print
prova baskısı
preprint
sanat baskısı
art print
serigrafi baskısı
silk screen printing
soluk baskısı
(Dilbilim) force of breath
tekstil baskısı
textile printin
vergi baskısı
tax pressure
zaman sınırı baskısı
deadline pressure
ışık baskısı
collotype
ışık baskısı tekniği
collotype
şablon baskısı
screen printing
التركية - التركية

تعريف baskısı في التركية التركية القاموس.

deneme baskısı
DENEME BASKıSı: Baskı öncesi kontrol edilip, hataların bulunup düzeltilmesi maksadıyla hazırlanan baskı
deneme baskısı
Baskı öncesi kontrol edilip, hataların bulunup düzeltilmesi maksadıyla hazırlanan baskı
BASKI
(Osmanlı Dönemi) t. Basıp sıkacak, tazyik edecek şey. Sıkı tazyik
BASKI
(Osmanlı Dönemi) Bir eserin yeni basılışlarının her seferi
BASKI
(Osmanlı Dönemi) Kalıp, damga
BASKI
(Osmanlı Dönemi) Bir basmanın bir def'ada basılan miktarının tamamı. Meselâ: Bu lügatın baskısı 25.000 dir
BASKI
(Osmanlı Dönemi) Basan, ağırlık veren şey
Baskı
yumruk
Baskı
zor
Baskı
pres
baskı
Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tazyik
baskı
Bası sayısı
baskı
Bir eserin basılış biçimi veya durumu: "Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı."- A. Ş. Hisar
baskı
Bir eserin basılış biçimi veya durumu
baskı
Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tazyik: "Politik baskıların yanı sıra daha başka yasaklara da bağlıydık."- N. Cumalı
baskı
Karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu
baskı
Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu
baskı
Otu arabayla taşırken kullanılan ağa
baskı
Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı
baskı
Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres
baskı
Bir eserin basılarak tekrarlanan her bir kezi
baskısı
المفضلات