banyocu

listen to the pronunciation of banyocu
التركية - الإنجليزية
bathroom attendant
banyo
bath

A single room with bath, please. - Tek kişilik banyolu ada, lütfen.

Because of the water shortage, I couldn't take a bath. - Su sıkıntısı nedeniyle, banyo yapamadım.

banyo
bathroom

Tom got out of cleaning the bathroom. - Tom banyoyu temizlemekten çıktı.

Sally made her brother clean the bathroom. - Sally erkek kardeşine banyoyu temizletti.

banyo
(Askeri,Matbaacılık, Basımcılık) processing
banyo
dip

Surrounded by burning candles, she dips herself into a bubble bath. - O kendini yanan mumlarla çevrili köpük banyosuna daldırdı.

banyo
(Fotoğrafçılık) chemical bath
banyo
(Latin) tepidarium
banyo
{i} bathing

She is bathing the baby. - O bebeğe banyo yaptırıyor.

He spied on her while she was bathing. - O banyo yapıyorken o onu gizlice gözetledi.

banyo
bath room
banyo
soaking all or a part of one's body in a medium; subjecting one's body to a medium (usually as a therapeutic measure): çamur banyosu mud bath; buhar banyosu steam bath
banyo
bath; liquor; bathtub; bathroom
banyo
soaking a material in water or a chemically treated solution: su verme banyosu quenching bath
banyo
solution used in a therapeutic bath or in a chemical soaking process
banyo
bath, washing oneself in a bathtub
banyo
1.bathroom, bath
banyo
(Tekstil) liquor
التركية - التركية

تعريف banyocu في التركية التركية القاموس.

banyo
Banyo küvetinde yıkanma
banyo
Duyarlı yüzeylerin işlenmesinde belirli bir işlemin gerektirdiği maddeyi erimiş olarak içinde bulunduran sıvı
banyo
Tedavi amacı ile hazırlanan ilaçlı su: "Doktorlar hap, banyo ve perhiz tavsiye etmiş."- B. Felek
banyo
Yapılarda, içinde yıkanılan bölüm
banyo
Vücudun bir bölümünü veya bütününü, fiziksel veya kimyasal bir etki altında bir süre bulundurma işlemi
banyo
Tedavi amacı ile hazırlanan ilâçlı su
banyocu
المفضلات