başkasının

listen to the pronunciation of başkasının
التركية - الإنجليزية
someone else's
somebody elses
başka
else

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

başka
different

Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story! - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!

Is this a different word or just another form of the same word? - Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?

başka
another

I have another friend in China. - Çin'de başka bir arkadaşım var.

It is difficult to translate a poem into another language. - Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.

başka
other

When you talk to others, you're doing it with your arms crossed. - Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.

I had no other choice. - Başka seçeneğim yoktu.

başkasının işine burnunu sokan
nosey
başkasının işine burnunu sokan tip
nosey parker
başkasının sözünü tekrarlama
quote
başkasının adına yazmak
ghost
başkasının acısına gülme
Roman holiday
başkasının adına yazmak
ghostwrite
başkasının adına çalışan yazar
ghost writer
başkasının aleti olan
cats paw
başkasının arazisine kurulmak
squat
başkasının duygularını anlama
empathy
başkasının emrinde olan
understrapper
başkasının emrindeki kimse
underling
başkasının hakkına tecavüz
disturbance of the peace
başkasının hakkına tecavüz etmek
disturb the peace
başkasının iyiliğini isteyen kimse
well-wisher
başkasının işine burnunu sokan kimse
busybody
başkasının işine burnunu sokmak
pry into smb.'s affairs
başkasının işine karışmak
to interlope
başkasının işine karışıp başına iş açmak
singe one's wings
başkasının rolünü ezberlemek
understudy
başkasının sorumluluğunda
in charge
başkasının sırtından geçinme
sponging
başkasının sırtından geçinmek
drone
başkasının sırtından geçinmek
batten on smb
başkasının sırtından yaşama
dependence
başkasının sırtından yaşama
dependance
başkasının toprağında otlatma hakkı
herbage
başkasının yeri
stead
başkasının yerine bakan
supply
başkasının yerine koyma
(Hukuk) substitution
başkasının yerini işgal eden kimse
squatter
başkasının üstüne atılabilir
imputable
başka
otherwise

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

başka
beside

There was no one there besides me. - Orada benden başka kimse yoktu.

I don't have any other hobbies besides football. - Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.

başka
other than

Did anybody other than Jim see her? - Jim'den başka onu gören biri var mı?

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

başka
forth
başka
but

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

There was nothing but an old chair in the room. - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.

başka
any more

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

başka
(Bilgisayar) more

Good health is more valuable than anything else. - İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

Tom reads more books than anyone else I know. - Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.

başka
apart

What else did you find in Tom's apartment? - Tom'un dairesinde başka ne buldun?

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

What else would you like to know? - Başka ne bilmek istersin?

Tom didn't know what else to say. - Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.

başka
alternate
başka
alternative

We had no alternative but to fight. - Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.

Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

başka
further

Do you have anything further to say? - Söyleyecek başka bir şeyin var mı?

Do you have any further questions? - Başka sorularınız var mı?

başka
atypical
Evin kristaldense başkasının camına taş atma
(Atasözü) The people who live in glass houses should not throw stone
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

Tom had no choice except to accept the consequences. - Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food. - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Nothing but peace can save the world. - Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.

The President called on everyone to save energy. - Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.

başka
noneot
davul onun boynunda, tokmak başkasının elinde
(Konuşma Dili) He is only a puppet; someone else pulls the strings
التركية - التركية

تعريف başkasının في التركية التركية القاموس.

Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar