In order to achieve that, you'll have to take risks.
- Onu başarmak için kendini tehlikeye atmak zorunda kalacaksın.
What we've already achieved gives us hope for what we can and must achieve tomorrow.
- Önceden başardiğımız yarın başarabileceğimiz ve başarmak zorunda olduğumuz için bize ümit verir.
He must succeed to his father's business.
- O, babasının işini başarmak zorundadır.
He worked hard in order to succeed.
- Başarmak için çok çalıştı.
Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.
I want to accomplish something in life.
- Hayatta bir şey başarmak istiyorum.