büyüteç

listen to the pronunciation of büyüteç
التركية - الإنجليزية
magnifying glass

Tom examined the photo with a magnifying glass. - Tom bir büyüteçle fotoğrafı inceledi.

Tom examines the rock with a magnifying glass. - Tom büyüteçle kayayı inceliyor.

glass

Tom examines the rock with a magnifying glass. - Tom büyüteçle kayayı inceliyor.

Tom examined the photo with a magnifying glass. - Tom bir büyüteçle fotoğrafı inceledi.

handglass
burning glass
magnifying glass pertavsız
magnifier

The detective used a magnifier to find some clues. - Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.

magnify

Tom examines the rock with a magnifying glass. - Tom büyüteçle kayayı inceliyor.

Tom examined the photo with a magnifying glass. - Tom bir büyüteçle fotoğrafı inceledi.

lens
magnifying lens
enlarger
closeview
sunglass
magnifyingglass
loupe
pertavsız büyüteç
reading glass
التركية - التركية
Odak boyutu birkaç santimetre olan yaklaştırıcı mercek
Odak boyutu birkaç santimetre olan yaklaştırıcı mercek, pertavsız: "Büyüteç, teleskopa girdi, bize küçüklüğümüzü; mikroskoba girdi, büyüklüğümüzü öğretti."- H. Taner
pertavsız
lup
büyüteç

    الواصلة

    bü·yü·teç

    النطق

    علم أصول الكلمات

    [ 'bIt ] (noun.) 1959. perhaps alteration of 2bite.
المفضلات