O, ona ilk önce inanmadı.
- He didn't believe it at first.
Tom'dan ilk önce nefret ettim.
- I hated Tom at first.
İlk olarak, onlar ona inanmadılar.
- At first, they didn't believe him.
İlk olarak, her şey zor görünüyordu.
- At first, everything seemed difficult.
Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
- At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
- At first the job looked good to Tom, but later it became tiresome.
Tom ilk zamanlar Mary'ye inanmıyordu.
- Tom didn't believe Mary at first.
İlk zamanlar şüpheciydim.
- I was skeptical at first.
Başlangıçta, onun senin erkek kardeşin olduğunu sandım.
- At first, I thought he was your brother.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.
- I was worried about my mistakes at first.
... Earth is beginning to look more like the place we now call home. ...
... sat down with Democrats and Republicans at the beginning of my term. And I said, let's ...