Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
 - We learned as much as possible about their culture before visiting them.
Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım.
 - I will try to avoid tunnels as much as possible.
Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
 - As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
 - My brother eats twice as much as I do.
Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor.
 - Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
 - He earns three times as much as I do.