Otobüs, on dakika geç geldi.
- The bus arrived ten minutes late.
İngiltere'den bir hafta önce geldiler.
- They arrived from England a week ago.
Ben geldiğimde, anlaşmazlık kaynama noktasına ulaşmıştı.
- When I arrived, the dispute had reached its boiling point.
Nancy asla zamanında varmaktan geri kalmaz.
- Nancy never fails to arrive on time.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar!
- Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!
Erken gelmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll try my best to arrive early.
Ben gelmek istiyorum.
- I would like to arrive.
Biz bekledik ama o ulaşamadı.
- We waited but he failed to arrive.
Viracopos'a sabah saat birde ulaştık.
- We arrived at Viracopos at one o'clock in the morning.
We arrived and booked in.
He had finally arrived on Broadway.
He died previous to my arrival.
- He died before I arrived.
... The cavalry have arrived. ...
... And to see when I first arrived there'd be 12 teams in ...