araz

listen to the pronunciation of araz
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Fls. Herhangi bir cevherin varlığı için zaruri olmayan vasıf. Meselâ: Şekerin beyaz rengi şekerin varlığı için zaruri değildir
(Osmanlı Dönemi) İşâret, alâmet
(Osmanlı Dönemi) Kaza. Felâket. Zâtî olmayan hâl ve keyfiyet
(Osmanlı Dönemi) Tesâdüf, rast gelme
(Hukuk) İşaretler, belirtiler
Belirtiler anlamında eski sözcük
Hastalık belirtileri, semptom
Hekimlikte bulgu anlamında bir söz
İlinek
Belirti, semptom: "Bu hastalığın gösterdiği çeşitli araz üzerindeki sayısız müşahedelerim bana bir nevi pratik ihtisas temin etmişti."- R. N. Güntekin
ilinek
التركية - الإنجليزية
attribute; symptom; accident
symptoms
symptom
(Tıp) diagnostic
{i} attribute
{i} accident