aramak for

listen to the pronunciation of aramak for
التركية - التركية

تعريف aramak for في التركية التركية القاموس.

Aramak
bakmak
aramak
Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek: "Seni çok arıyorum, Ziyacığım."- C. S. Tarancı. Önem verip istemek. Şart koşulmak
aramak
Önem verip istemek
aramak
Araştırmak, yoklamak
aramak
Şart koşulmak
aramak
Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak: "Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı."- S. F. Abasıyanık
aramak
Ziyarete, hatır sormaya gitmek
aramak
Ziyarete, hatır sormaya gitmek: "Bir kere düştün mü, ne arayan olur, ne soran!"- B. Felek
aramak
Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek
aramak
Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak
التركية - الإنجليزية
To search for
aramak
call

I just wanted to call you and let you know I'd be late. - Sadece seni aramak ve geç kalacağımı bildirmek istedim.

Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone. - Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.

aramak
look for

Tom has to look for a job. - Tom bir iş aramak zorundadır.

Tom went out to look for something to eat. - Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.

aramak
seek

Some Whites seek more imperial solutions. - Bazı Beyazlar daha muhteşem çözümler aramaktadır.

Didn't I have a right to seek the happiness I longed for? - Hasret kaldığım saadeti aramak hakkım değil miydi?

aramak
search

She went in search of her lost child. - O, kayıp çocuğunu aramak için gitti.

Many men went west in search of gold. - Birçok adam altın aramak üzere batıya gitti.

aramak
{f} miss

All the villagers went into the mountains to look for a missing cat. - Bütün köylüler kayıp bir kediyi aramak için dağlara gittiler.

The police have given up looking for the missing child. - Polis kayıp çocuğu aramaktan vazgeçti.

aramak
ask for
aramak
to look for, to seek, to hunt for, to rake about/around; to search, to frisk, to shake sb/sth down; to call, to give sb a buzz, to call sb up;" " telefon etmek; to long for, to miss; to ask for
aramak
quest

If you have any questions, don't hesitate to call. - Eğer herhangi bir sorununuz varsa, aramak için tereddüt etmeyin.

If you have any more questions, please don't hesitate to call. - Eğer daha fazla sorunuz varsa, aramakta tereddüt etmeyiniz.

aramak
{f} comb
aramak
forage
aramak
quest for
aramak
go for
aramak
ransack
aramak
call somebody up
aramak
long for
aramak
find

Trying to find happiness only makes you unhappy. - Mutluluğu aramak seni sadece mutsuz eder.

We're on earth to look for happiness, not to find it. - Biz mutluluk aramak için dünyadayız, onu bulmak için değil.

aramak
be on the look-out for
aramak
seek out
aramak
look

Mobs broke into stores looking for food. - Serseri grupları yiyecek aramak için mağazalara zorla girdi.

Tom came to Boston looking for work. - Tom iş aramak için Boston'a geldi.

aramak
gun for
aramak
dial
aramak
respite
aramak
seek after
aramak
frisk
aramak
hunt up
aramak
call on

Don't bother to call on him. - Onu aramak için zahmet etmeyin.

aramak
scrabble
aramak
go
aramak
(deyim) lay hold
aramak
have a look-see
aramak
seeks
aramak
{f} rummage

Tom rummaged through his closet looking for a pair of black shoes. - Tom bir çift siyah ayakkabı aramak için dolabını didik didik aradı.

aramak
beat the bushes
aramak
look up

It is a good habit to look up new words in a dictionary. - Yeni kelimeleri sözlükte aramak iyi bir alışkanlıktır.

Dictionaries are used to look up the words you don't know. - Sözlükler bilmediğiniz sözcükleri aramak için kullanılır.

aramak
regret
aramak
rake about
aramak
scout
aramak
rake around
aramak
poke about
aramak
ask
aramak
(deyim) go over
aramak
(Konuşma Dili) to look for trouble. Arama! (Konuşma Dili) It's too much to expect
aramak
search for

They did not have time to search for it. - Onu aramak için zamanları yoktu.

The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel. - Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.

aramak
search thoroughly
aramak
try to find
aramak
to inquire (after)
aramak
scout around
aramak
scout about
aramak
seek after; be spoiling for; miss; look for trouble
aramak
hunt out
aramak
to long (for), miss
aramak
to look (for), hunt (for), seek
aramak
hunt after
aramak
rout
aramak
seek for
aramak
hunt

Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year. - Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.

He is busy with job hunting. - O, iş aramakla meşguldür.

aramak
search , seek
aramak
hunt for
aramak
to ask (for), demand
aramak
be on the lookout fo
aramak
have a look see
aramak
(Fiili Deyim ) scout for
aramak
comb out
aramak
be spoiling for
aramak
{f} poke
aramak
hunt up/out
aramak
rake
aramak
spoil
aramak for
المفضلات