almude

listen to the pronunciation of almude
الإنجليزية - التركية

تعريف almude في الإنجليزية التركية القاموس.

measure
ölçmek

Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz. - You can use a psychrometer to measure relative humidity.

Halı almadan önce odayı ölçmek zorunda kalacağız. - We'll have to measure the room before we buy the rug.

measure
{i} önlem

Kongre önlemi onaylamadı. - Congress did not approve the measure.

O etkin önlemler alamadı. - He could not take effective measures.

measure
ölçme birimi
measure
(İnşaat) ölçüt
measure
karşılaştırmak
measure
ölçüm yapmak
measure
ölçüsünde olmak
measure
{f} ölç

Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz. - We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.

Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır. - There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.

measure
metraj çıkarmak
measure
(isim) ölçü, miktar, ölçüm, ölçek, oran, had, vezin, önlem, tedbir
measure
{i} miktar

Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü. - Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.

measure
angular measure açı ölçüsü
measure
(Askeri) ÖNLEME, TEDBİR, ÖLÇÜ
measure
{f} 1. ölçmek; ölçüsünü almak: Measure the height of that door right now! O kapının yüksekliğini hemen ölç! The tailor is measuring me for a
measure
{f} süzmek
measure
(Tekstil) ölçü: ölçmek
measure
full measure tam ölçü
measure
{i} derece

Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir. - The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.

measure
{i} had
measure
{i} ölçek
almude
المفضلات