Her morals are flexible.
 - Onun ahlakı esnektir.
The morals of our politicians have been corrupted.
 - Siyasetçilerimizin ahlakı bozuldu.
Public morals have been corrupted in this town.
 - Genel ahlak bu kasabada bozulmuş.
Her morals are flexible.
 - Onun ahlakı esnektir.
Since when do you care about ethics?
 - Ne zamandan beri ahlak kurallarını önemsiyorsun?
Her ethics are flexible.
 - Onun ahlak kuralları esnektir.
Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
 - Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
The patriot sticks to his moral principles.
 - Vatansever, ahlaki ilkelerine bağlı kalır.
It was a question of ethics.
 - Bu bir ahlak sorunuydu.
Since when do you care about ethics?
 - Ne zamandan beri ahlak kurallarını önemsiyorsun?
North Americans are more conservative in terms of sexual morality than Europeans.
 - Kuzey Amerikalılar cinsel ahlak açısından Avrupalılardan daha tutucudur.
If religion were synonymous with morality, Brazil would be the most uncorrupted country in the world.
 - Din, ahlak ile eş anlamlı olsa, Brezilya dünyada en bozulmamış ülke olur.
I admire your work ethic.
 - Ben senin iş ahlakına hayranım.
Since when do you care about ethics?
 - Ne zamandan beri ahlak kurallarını önemsiyorsun?
The pastor's sermons may bore you, but they are morally edifying.
 - Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.
Compassion is the basis of all morality.
 - Merhamet tüm ahlakın temelini oluşturmaktadır.