Leyla ve Sami'nin ikisi de yaşlıdırlar.
 - Layla and Sami have both aged up.
Yaşlılara karşı nazik olmalıyız.
 - We should be kind to the aged.
Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim.
 - I learned to swim aged four and a half.
Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.
 - Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.
Eğer İskoçya'dan gelmiyorsa ve en az on iki yıl eskitilmediyse o zaman o, viski değildir.
 - If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
Endişeler onu hızla yaşlandırdı.
 - Worries aged him rapidly.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
 - Care aged him quickly.
Aged 18, he had no idea what would happen next.