act,-deed

listen to the pronunciation of act,-deed
الإنجليزية - التركية

تعريف act,-deed في الإنجليزية التركية القاموس.

doing
{i} yapılan iş
doing
{i} zımbırtı
doing
{i} meydana getirme
doing
{f} yap

Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli. - Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.

Bunu senin için yapıyorum. - I'm doing it for you.

doing
{i}

Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim. - I postponed doing my housework for a few hours.

Hastalık onun işini yapmasını engelledi. - Illness prevented him from doing his work.

doing
birisinin yaptığı iş
doing
{i} faaliyet

Bu senin kendi faaliyetin. - This is your own doing.

doing
{i} şey

Bu tür bir şey yapmak aptal görünmesini sağlar. - Doing that sort of thing makes you look stupid.

Canım bügün evde kalmak ve bir şey yapmamak istiyor. - Today I just feel like staying at home and doing nothing.

doing
(birisinin yaptığı) iş
doing
sıkı çalışma
doing
yaparak

Hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar? - What do nurses spend most of their time doing?

Önemli olan şeyleri yaparak daha fazla zaman harcamak istiyorum. - I want to spend more time doing things that matter.

الإنجليزية - الإنجليزية
{i} doing