I don't see any reason for hurrying.
- Ben acele etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
Hurrying leads to mistakes being made.
- Acele etmek hataların yapılmasına yol açar.
It's better to take your time than to hurry and make mistakes.
- Acele edip hatalar yapmaktansa acele etmemen daha iyidir.
Take your time, or you may make some mistake.
- Acele etmeyin, yoksa hata yapabilirsiniz.
We have time, there's no rush.
- Acele etmeyin, zamanımız var.
Don't rush into marriage.
- Evlenmek için acele etmeyin.
I don't see any reason for rushing.
- Ben acele etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
I didn't want to rush into anything.
- Ben hiçbir şeye acele etmek istemedim.
Anyhow it will be a good idea to hurry up.
- Nasıl olsa acele etmek iyi bir fikir olacak.
You have to hurry up.
- Acele etmek zorundasın.
It doesn't look like there's any big reason to hurry.
- Acele etmek için herhangi bir büyük neden var gibi görünmüyor.
We've really got to hurry.
- Gerçekten acele etmek zorundayız.
Hurry up. You'll be late for school.
- Acele et. Okula geç kalacaksın.
You'd better hurry up.
- Acele etsen iyi olur.
Nick hurried to catch the bus.
- Nick otobüsü yakalamak için acele etti.
They hurried to their father's rescue.
- Babalarını kurtarmak için acele ettiler.
Tom rushed to open the door.
- Tom kapıyı açmak için acele etti.
Sami rushed to pick up Layla from school.
- Sami, Leyla'yı okuldan almak için acele etti.
Hurrying leads to mistakes being made.
- Acele etmek hataların yapılmasına yol açar.
I don't see any reason for hurrying.
- Ben acele etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
Be more careful. Rushing through things is going to ruin your work.
- Daha dikkatli ol.Her şeye acele etmek işlerini berbat edecektir.
We have time, there's no rush.
- Acele etmeyin, zamanımız var.
Hurry, or you'll miss the train.
- Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
Hurry up. You'll be late for school.
- Acele et. Okula geç kalacaksın.