الإنجليزية - التركية
تعريف a work of outstanding creativity, skill or workmanship في الإنجليزية التركية القاموس.
- masterpiece
- (Ticaret) baş yapıt
- masterpiece
- başyapıt
Bu film gerçekten ebedi bir başyapıt.
-This movie is indeed a timeless masterpiece.
Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.
-“The Satanic Verses” by Salman Rushdie is a real masterpiece of modern literature.
- masterpiece
- şaheser
Bu gerçek bir şaheser.
-This is a true masterpiece.
Onlar Avrupa sanatının seçkin şaheserleridirler.
-They are great masterpieces of European art.
- masterpiece
- üstün eser
- masterpiece
- {i} harika
- masterpiece
- {i} sanat eseri
Bu resmi bir sanat eseri olduğu için değil ama cazibesi olduğundan dolayı beğeniyorum.
-I like this picture, not because it is a masterpiece, but because it has charm.
Bu resme onu gördüğüm anda aşık oldum. O bir sanat eseri.
-I was in love with this picture the moment I saw it. It's a masterpiece.
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a work of outstanding creativity, skill or workmanship في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- masterpiece
- chef d'œuvre
a work of outstanding creativity, skill or workmanship
الواصلة
a work of out·stand·ing creativity, skill or work·man·shipالنطق
Resimler
المفضلات