Senin uyanmak için en sevdiğin müzik türü hangisi?
- What's your favorite kind of music to wake up to?
Ben saat 6.30'da uyanmak zorundayım.
- I have to wake up at 6:30.
Uçuş görevlisi Tom'u uyandırmak için salladı ve ona uçağın indiğini söyledi.
- The flight attendant shook Tom awake and told him that the plane had landed.
Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe sarstı.
- Tom gently shook Mary awake.
Bu Alplerin bir manzarasıdır.
- This is a view of the Alps.
Onun bir tepenin üzerinde yer alan evinin güzel bir manzarası var.
- Situated on a hill, his house commands a fine view.
Sanırım yalnızca ben farkındayım.
- I think I am the only one awake.
Tom, bütün gece uyanık yattı.
- Tom lay awake all night.
Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı.
- The coffee enabled me to stay awake during the dull concert.
Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum.
- I love the scenery viewable from the Shinkansen.
Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Benim kişisel bakış açıma göre onun fikri doğrudur.
- From my personal point of view, his opinion is right.
Bu geçerli bir bakış açısıdır.
- This is a valid point of view.
Komşularımı uyandırmak istemiyorum.
- I don't want to wake my neighbors.
Amacım Tom'u uyandırmak değildi.
- I didn't mean to wake Tom up.
Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.
- He studied day and night with a view to becoming a lawyer.
Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
- I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.
- I walked on tiptoes so as not to wake the baby.
O uyanır uyanmaz müziği açacağız.
- As soon as she wakes up, we'll turn on the music.
Koyu bir fincan kahve uyanık kalmama yardım eder.
- A strong cup of coffee helps me wake up.
Bence Tom muhtemelen şimdiye kadar uyanmıştır.
- I think Tom is probably awake by now.
Tom şimdiye kadar uyanmış olmalı.
- Tom should be awake by now.
Uçuş görevlisi Tom'u uyandırmak için salladı ve ona uçağın indiğini söyledi.
- The flight attendant shook Tom awake and told him that the plane had landed.
Hizmetçilerin çığlıkları herkesi uyandırdı.
- The servants' screams awakened everyone.
Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.
- Be quiet, or the baby will wake up.
Çalar saat beni 7:00 de uyandırır.
- The alarm clock wakes me at seven.
Bu cümleyi görmek için en az on sekiz yaşında olmalısın.
- You must be at least eighteen to view this sentence.
How long I slept I cannot tell, for I had nothing to guide me to the time, but woke at length, and found myself still in darkness.
... wake up hungry, they’re hungry all day and they go to sleep hungry. A billion people ...
... There are days when I wake up, and I ...