a verifiable statement or event that is known to have really occurred

listen to the pronunciation of a verifiable statement or event that is known to have really occurred
الإنجليزية - التركية

تعريف a verifiable statement or event that is known to have really occurred في الإنجليزية التركية القاموس.

fact
{i} hakikat
fact
{i} unsur
fact
factfinding delil toplayan accessory after the fact cürüm işlendikten sonra suç ortağı olan kimse
fact
in fact gerçekten
fact
gösterilen husus veya keyfiyet
fact
filvaki
fact
hakikaten
fact
hadise
fact
olgusal gerçek
fact
çarpınım
fact
gerçek olay
fact
olmuş şey
fact
doğru bilgi
fact
gerçek

Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı. - The facts did not become public for many years.

Bu gerçek unutulmamalı. - This fact must not be forgotten.

fact
olay

Bu gerçek bir olaydır. - That is an actual fact.

Bu olay hakkındaki gerçeği bilmek istiyor musun? - Would you like to know the truth about this fact?

fact
olgu

Bir kaynak olmadan olgusal ifadeler üretmeyin. - Don't make factual statements without a source.

Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar. - Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats.

fact
bilgi

O fabrika, bilgisayar üretimi içindir. - That factory is for the manufacture of computers.

Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi? - Did he acquaint you with the facts?

fact
(isim) gerçek, hakikat, olgu, unsur, durum, olay, eylem
fact
(Avrupa Birliği) fiil, vaka, olay
الإنجليزية - الإنجليزية
fact
a verifiable statement or event that is known to have really occurred

    الواصلة

    a ve·ri·fi·a·ble state·ment or e·vent that I·s known to have re·al·ly oc·curred

    التركية النطق

    ı verıfayıbıl steytmınt ır ivent dhıt îz nōn tı häv rili ıkırd

    النطق

    /ə ˈverəˌfīəbəl ˈstātmənt ər ēˈvent ᴛʜət əz ˈnōn tə ˈhav ˈrēlē əˈkərd/ /ə ˈvɛrəˌfaɪəbəl ˈsteɪtmənt ɜr iːˈvɛnt ðət ɪz ˈnoʊn tə ˈhæv ˈriːliː əˈkɜrd/
المفضلات