Karanlık olmaya başladığında, ben adımlarımı hızlandırdım.
 - When it started to get dark, I quickened my pace.
O büyük bir hızla yürüdü.
 - He walked at a quick pace.
Benim bir kalp pilim var.
 - I've got a pacemaker.
Tom işleri kendi hızınızda yapar.
 - Tom does things at his own pace.
Lütfen çok hızlı yürüme. Sana ayak uyduramıyorum.
 - Please don't walk so fast. I can't keep pace with you.