a smuggler

listen to the pronunciation of a smuggler
الإنجليزية - التركية

تعريف a smuggler في الإنجليزية التركية القاموس.

smuggler
kaçakçı

Kaçakçılardan korkmadıklarını söylediler. - They said they were not afraid of smugglers.

Kaçakçı olduğunu biliyordum. - I knew you were a smuggler.

runner
{i} atlet

Yeraltı şehrinden kaçan atlet sen misin? - Are you the runner who escaped the underground city?

Atlet koşu parkurunda koşuyor. - The runner is running on the running track.

runner
(Askeri) yaya haberci
runner
(Ticaret) müteahhit
runner
(Ticaret) akar
runner
ayakçı
runner
kirişleme
runner
kızak demiri
runner
{i} haberci
runner
{i} (Botanik) sürüngen sap
runner
{i} koşucu

Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır. - These birds don’t fly well but they are excellent runners.

Tony hızlı bir koşucu. - Tony is a fast runner.

runner
{i} İng., k.dili. çalıfasulyesi
runner
{i} palanga ipi
runner
{i} yol halısı
runner
ray/filiz/ulak/koşucu
runner
(isim) koşucu, atlet, yarışçı, yarış atı, ulak, haberci, çığırtkan, dağıtıcı, kaçakçı, ray, çark, saban demiri, palanga ipi
runner
{i} ayak işlerini yapan kimse, ayakçı
runner
{i} dağıtıcı
runner
yerde kökler salarak uzanan bitki veya bu bitkinin sapı
runner
{i} çığırtkan
smuggler
{i} gümrük kaçakçısı
الإنجليزية - الإنجليزية
runner
smuggler
{n} one who smuggles goods, a vessel employed in smuggling
smuggler
One who smuggles things
smuggler
Smugglers are people who take goods into or out of a country illegally. drug smugglers. someone who takes something illegally from one country to another
smuggler
{i} one who smuggles, one who imports or exports goods illegally
smuggler
One who smuggles
smuggler
A vessel employed in smuggling
smuggler
someone who imports or exports without paying duties
smuggler
{i} contrabandist
a smuggler

    الواصلة

    a smug·gler

    التركية النطق

    ı smʌglır

    النطق

    /ə ˈsməglər/ /ə ˈsmʌɡlɜr/
المفضلات