الإنجليزية - التركية
تعريف a sensation of uneasiness, toil, penalty في الإنجليزية التركية القاموس.
- pain
- {i} sancı
Onu izlemek sancılıydı.
-That was painful to watch.
Bu son derece sancılıydı.
-It was terribly painful.
- pain
- ıstırap
- pain
- {i} acı
Bu acıya dayanamıyorum.
-I can't stand this pain.
Karnında herhangi bir acı hissediyor musun?
-Do you feel any pain in your stomach?
- pain
- ağrı
Bugün boynum ağrıyor.
-Today I have neck pain.
Tom artık ağrıya tahammül edemediği zaman, hastaneye gitti.
-When Tom couldn't bear the pain any longer, he went to the hospital.
- pain
- {i} ceza
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
-Cézanne knew how to paint nature in a new way.
- pain
- veca
- pain
- batar
- a sensation of
- Bir duyu
- pain
- {i} emek
Emeksiz kazanç olmaz.
-No gains without pains.
- pain
- i ağrı
- pain
- kalbini kırmak
- pain
- kırmak
- pain
- sel
- pain
- incitmek
- pain
- karamsar
- pain
- {i} dert, keder
- pain
- sıkıntı/acı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a sensation of uneasiness, toil, penalty في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {n} pain
a sensation of uneasiness, toil, penalty
الواصلة
a sen·sa·tion of uneasiness, toil, pen·al·tyالنطق
Resimler
المفضلات