a seceder from a church

listen to the pronunciation of a seceder from a church
الإنجليزية - التركية

تعريف a seceder from a church في الإنجليزية التركية القاموس.

separate
ayırmak

Telleri ayırmak zorunda kalacağız. - We'll have to separate the wires.

Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır. - The Karakoram separates China from Pakistan.

separate
ayrı

Onların her biri ayrı ayrı ödedi. - They each paid separately.

Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli. - This is important enough for separate treatment.

separate
{f} ayırt etmek
separate
{f} ayrıştırmak
separate
{f} ayrı yaşamak
separate
ayrılma

Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar. - They want to separate after 40 years of marriage.

Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu. - He didn't like being separated from his family.

separate
(Kanun) bölünmüş
separate
{f} ayır

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

Öğretmen bizi iki gruba ayırdı. - Our teacher separated us into two groups.

separate
(karı koca) ayrı yaşamak
separate
ayırma işareti
separate
{f} dağılmak
separate
ayırma

Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır. - The Karakoram separates China from Pakistan.

Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır. - The English Channel separates England and France.

separate
(Askeri) AYIRMAK, BÖLMEK: Bir şeyi başka bir şeyden ayırmak
separate
{s} tek başına olan
separate
tefrik olunmak
separate
(fiil) ayırmak, bölmek, dağılmak, ayırt etmek, ayrıştırmak, kaymağını almak, ayrılmak, ayrı yaşamak, ayrışmak, kopmak, çıkmak
separate
separately ayrı ayr
separate
{s} ayrı, ayrılmış
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} separate
a seceder from a church
المفضلات