a salient angle or part; a projection

listen to the pronunciation of a salient angle or part; a projection
الإنجليزية - التركية

تعريف a salient angle or part; a projection في الإنجليزية التركية القاموس.

salient
{s} göze çarpan
salient
{s} çıkıntılı
salient
belirgin

Ne yazık ki, cömertlik kocamın belirgin özelliklerinden biri değil. - Unfortunately, munificence is not one of the salient features of my husband.

salient
önemli
salient
(askerî) kalede dış açı
salient
çıkıntılı, çıkık, fırlak
salient
{s} fışkıran
salient
{s} çarpıcı
salient
(isim) istihkâm dış açısı
salient
fırlak
salient
{s} sıçrayan
salient
dış açı
salient
{i} istihkâm dış açısı
salient
dikkati çeken
salient
{s} dikkat çekici
salient
{s} atlayan
salient
atlayan/dış/belirgin
salient
(sıfat) çarpıcı, belirgin, dikkat çekici, göze çarpan, çıkıntılı, dış, atlayan, sıçrayan, fışkıran
الإنجليزية - الإنجليزية
salient
a salient angle or part; a projection
المفضلات