a portable punching machine

listen to the pronunciation of a portable punching machine
الإنجليزية - التركية

تعريف a portable punching machine في الإنجليزية التركية القاموس.

bear
{f} taşımak

Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır. - This deposit bears three percent interest.

O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır, - She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.

bear
{i} ayı

Ayı tamamen uysal ve ısırmaz. - The bear is quite tame and doesn't bite.

Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim. - When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.

bear
ayıya benzer hayvan
bear
doğurmak, dünyaya getirmek
bear
borsada fiyatlar düşecek ümidiyle ilerde alacağı tahvil ve senetleri evvelden satan kimse
bear
{f} (bore/eski bare, borne)
bear
{f} sineye çekmek

Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu. - Tom had no choice but to grin and bear it.

bear
vurguncu
bear
aklında olmak
bear
uygun olmak
bear
(Finans) Borsa spekülatörü
bear
{f} götürmek
bear
{f} hazmetmek
bear
{f} getirmek
bear
(fiil) taşımak; katlanmak, çekmek, sineye çekmek, üstlenmek, gütmek (kin), hazmetmek, dişini sıkmak; götürmek, getirmek, vermek, dönmek; değmek, sapmak, yönelmek; spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek; duymak (sevgi); doğurmak
bear
{f} spekülasyon yapmak
bear
{f} dişini sıkmak
bear
{f} borsa fiyatlarını düşürmek
bear
spekülatör,v.taşı: n.ayı
bear
{f} taşımak; kaldırmak: It won't bear your weight. Senin ağırlığını kaldırmaz. They have the right to bear arms
الإنجليزية - الإنجليزية
bear
a portable punching machine

    الواصلة

    a port·a·ble punching ma·chine

    التركية النطق

    ı pôrtıbıl pʌnçîng mışin

    النطق

    /ə ˈpôrtəbəl ˈpənʧəɴɢ məˈsʜēn/ /ə ˈpɔːrtəbəl ˈpʌnʧɪŋ məˈʃiːn/
المفضلات