Garson, sipariş vermek istiyorum.
 - Waitress, I'd like to order.
Sipariş vermek istediğinizde bana söyleyin.
 - Tell me when you'd like to order.
Kitabı ABD'deki yayıncıdan sipariş verdi.
 - He ordered the book from the publisher in the United States.
Siparişinizi alabilir miyim, lütfen?
 - May I have your order, please?
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir  zincir denilir.
 - A totally ordered set is often called a chain.
Yarışa katılmak için yeni bir takım kuruldu.
 - A new team was formed in order to take part in the race.
Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var.
 - I have a number of influential friends.
Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu.
 - Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.
Uçağın kontrolleri düzensizdi.
 - The controls of the plane were out of order.
Onun odası her zaman düzensizdir.
 - His room is always out of order.
Birkaç yolcu yaralandı.
 - A number of passengers were injured.
Birkaç arkadaş onu uğurladılar.
 - A number of friends saw him off.
Odasını her zaman iyi durumda tutar.
 - She always keeps her room in good order.
Sami'nin SUV'u mükemmel çalışır durumda.
 - Sami's SUV is in perfect working order.
Tom ne ısmarlayıp ısmarlamayacağına karar veremiyor.
 - Tom can't decide what to order.
Onu ısmarlamamı ister misiniz?
 - Would you like me to order it?
Onu Boston'dan posta havalesi ile aldım.
 - I got it mail order from Boston.
O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım.
 - I did some extra credit work in order to pass that class.
Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.
 - He ordered the boys not to shout in the classroom.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
 - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
O, bir dizi heyecanlı dedektif hikâyesi yazdı.
 - He has written a number of exciting detective stories.
Bir miktar kitap çalındı.
 - A number of books were stolen.
Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
 - The councilor tabled a number of controversial motions.
I spoke with a number of them about it.
A number of people have commented on it.