Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a moving model or part of a machine moves or is able to move

listen to the pronunciation of a moving model or part of a machine moves or is able to move
الإنجليزية - التركية

تعريف a moving model or part of a machine moves or is able to move في الإنجليزية التركية القاموس.

moving
muharrik
moving
devinimli
moving
acıklı

Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı. - This song is so moving that it brings tears to my eyes.

moving
(Bilgisayar) taşınıyor

Tom ve Mary önümüzdeki ay taşınıyorlar. - Tom and Mary are moving next month.

Tom John ile gelecek hafta taşınıyor. - Tom is moving in with John next week.

moving
(Bilgisayar) taşıyor

Sadece birkaç şeyi yeni evimize taşıyoruz. - We're just moving a few things to our new home.

Şebeke gösterinizi başka bir zaman aralığına taşıyor. - The network is moving your show to another time slot.

moving
(Kanun) yer değiştirme

Ayaklarımızı sıcak tutmak için ayaklarımızı yer değiştirmek ve hareket ettirmeye devam etmek zorunda kaldık. - In order to keep our feet warm we had to shift from one foot to another and keep moving.

moving
müteharrik
moving
{f} hareket ettir

Çok büyük bir kaya parçasını hareket ettirmek çok zor olacak. - Moving a huge boulder is going to be very hard.

Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer. - The fish swims by moving its tail.

moving
duygulandırıcı
moving
taşıma günü
moving
{s} harekete geçiren
moving
moving stairway yürüyen
moving
{s} etkili
moving
{s} insanı duygulandıran; etkileyici, dokunaklı
moving
kımıldanır
moving
oynar
moving
{s} dokunaklı

Biz küçükken babam bize dokunaklı hikayeler okurdu. - When we were small, father used to read us moving stories.

Bu anlatı ilginç, eğlenceli ve hatta dokunaklı. - This story is interesting, funny and even moving.

moving
{i} oynama
moving
{s} hareket eden

Sırtımda hareket eden bir şey hissettim. - I felt something moving on my back.

Uzakta hareket eden bir şey vardı. - There was something moving in the distance.

الإنجليزية - الإنجليزية
moving
a moving model or part of a machine moves or is able to move

    الواصلة

    a mo·ving mod·el or part of a ma·chine moves or I·s a·ble to move

    التركية النطق

    ı muvîng mädıl ır pärt ıv ı mışin muvz ır îz eybıl tı muv

    النطق

    /ə ˈmo͞ovəɴɢ ˈmädəl ər ˈpärt əv ə məˈsʜēn ˈmo͞ovz ər əz ˈābəl tə ˈmo͞ov/ /ə ˈmuːvɪŋ ˈmɑːdəl ɜr ˈpɑːrt əv ə məˈʃiːn ˈmuːvz ɜr ɪz ˈeɪbəl tə ˈmuːv/
المفضلات