Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.
- I found a box of Tom's things in the closet.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.
Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who hides things from his parents.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
- I thought you'd be the last person to do such a thing.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Tom olaylar hakkında biraz daha olumlu olmayı öğrense, büyük olasılıkla insanlar ondan biraz daha hoşlanır.
- If Tom would learn to be a little more positive about things, people would probably like him a bit more.
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
- All living things on Earth contain carbon.
Tüm canlılar varlığın tek zincirine bağlıdırlar.
- All living things are connected in one chain of being.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
Yapmanıza ihtiyaç duyduğum bir şey daha var.
- There's one more thing I need you to do.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
- I don't like to leave things up in the air.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
- Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.
you poor thing.