Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.
- Some people are working in the fields.
Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.
- The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt.
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
- Tom's field of study is law.
Tony yeşil alanlar ve küçük, sessiz köyler gördü.
- Tony saw green fields and small, quiet villages.
Sahada yeşil çim var.
- There is green grass on the field.
Saha gezisini çok eğitici buldum.
- I found the field trip very educational.
Yaralı askerler savaş alanında bırakıldı.
- The wounded soldiers were left in the field.
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
- Tom's field of study is law.
Ana çalışma alanınız nedir?
- What's your major field of study?
Siyah alaca sığır sürüsü İngiliz kırsalında bir tarlada otlar.
- A herd of friesian cattle graze in a field in British countryside.
Tarla kır çiçekleriyle dolu.
- The field is full of wild flowers.
Her yıl, tropikal yağmur ormanlarından 27.000.000 dönüm imha edilir.
- Each year, twenty-seven million acres of the tropical rainforests are destroyed.
Benim emekliliğim için sekiz dönüm arazi satın aldım.
- I have purchased eight acres of land for my retirement.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Tom birkaç akre araziye sahiptir.
- Tom owns several acres of land.
Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye ediliyorlar.
- They are evacuated to an American field hospital.
Arazi güzel yeşil çimlerle kaplıdır.
- The field is covered in nice green grass.
Dünyada dağlar, ormanlar, tarım arazileri, hayvanlar ve insanlar vardır.
- Earth has mountains, forests, fields, animals and people.
Şehrin yaklaşık 3 mil dışında 30 İngiliz dönümü arazim var.
- I own 30 acres of land about 3 miles out of town.
Meralarda dolaşmayı severim.
- I like to roam about the fields.
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
- Tom's field of study is law.
Çiftçiler tarlada çalışmakla meşgul.
- Farmers are busy working in the field.
Bilgisayarlar her yeri işgal etti.
- Computers have invaded every field.
İnek çayırda otluyor.
- The cow is grazing in the field.
Tom Mary'nin Fransızcayı kimden öğrendiğini merak etmeye başladı.
- Tom began to wonder who Mary had learned French from.
Tom Mary'nin Fransızcayı nasıl bu kadar iyi öğrendiğini merak ediyordu.
- Tom wondered how Mary had learned to speak French so well.
soccer field.
The set of rational numbers, \mathbb{Q}, is the prototypical field.
gold field or goldfield.
He was an expert in the field of Chinese history.
She will field questions immediately after her presentation.
... I'm a huge fan of track and field. ...
... GOz magnetic field to energize my atom smasher. With 22 miles of copper wire, how could ...