Bu su içmek için güvenli.
- This water is safe to drink.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
Son zamanlarda, o çok fazla içki içiyor.
- Recently, he's been drinking too much.
O içtiğinde farklı bir kişi oluyor, bu yüzden onunla içki içmeyi sevmiyorum.
- He's a different person when he's drunk, so I don't like to drink with him.
Lütfen bana bir içecek verin.
- Give me a drink, please.
İçecek bir şeye ihtiyacı var.
- He needs something to drink.
Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
- Drinking on an empty stomach is bad for your health.
Canım içki içmek istiyor.
- I feel like having a drink.
Deniz suyu içmek insanlar için ölümcül olabilir.
- Drinking seawater can be deadly to humans.
Leyla deniz suyu içemedi.
- Layla couldn't drink seawater.
Biz patates kızartması ve meşrubat sipariş ettik.
- We ordered French fries and soft drinks.
Duş aldıktan sonra biraz meşrubat içtim.
- After taking a bath, I drank some soft drink.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
İçecek bir şeye ihtiyacı var.
- He needs something to drink.
Bu su içmek için güvenli.
- This water is safe to drink.
Biraz su içmek istiyorum.
- I want to drink some water.
İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
- Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
Tom Mary'den içilecek şeyler istedi.
- Tom asked Mary for something to drink.
O içtiğinde farklı bir kişi oluyor, bu yüzden onunla içki içmeyi sevmiyorum.
- He's a different person when he's drunk, so I don't like to drink with him.
Tom'a sigara içmekten ve içki içmekten sakınması söylendi.
- Tom was told to abstain from smoking and drinking.
Alkolsüz içecekleriniz var mı ?
- Do you have alcohol-free drinks?
Avrupalılar şarap içmeyi sever.
- Europeans love to drink wine.
O, şişeden büyük bir yudum içti.
- He drank a great swig from the bottle.
Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
- If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
Tom şişeden bir yudum aldı.
- Tom took a swig from the flask.
Bir yudum bira alacağım.
- I am going to take a swig of beer.
Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
- If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
Tom şişeden bir yudum aldı.
- Tom took a swig from the flask.
Tom bir yudum bira aldı.
- Tom took a swig of beer.
Can I buy you a drink?.
You can lead a horse to water but you can't make him drink.
He drank the water I gave him.
She has a problem with the drink.
He was about to take a drink from his root beer.
If he doesn't pay off the mafia, he’ll wear cement shoes to the bottom of the drink!.
... So he's fancied his mixed drink machine here. ...
... I drink my green juice, five green juices a day. ...