تعريف a casual meeting with a person of thing في الإنجليزية التركية القاموس.
- encounter
- {f} rastlamak
- encounter
- karşılaşmak
En çok hangi tür hayvanlarla karşılaşmaktan korkarsınız?
-What kind of animals are you most afraid to encounter?
- encounter
- {i} rastlama
- encounter
- karşılaşma
Giotto 10 Temmuz, 1992'de Kuyruklu yıldız Grigg-Skjellerup'la yakın bir karşılaşma yaptı.
-Giotto made a close encounter with Comet Grigg-Skjellerup on July 10, 1992.
Hayatında hiç böyle bir ikilem ile karşılaşmamıştı.
-Never in his life had he encountered such a dilemma.
- encounter
- {f} (bir tehlike veya zorlukla) karşı karşıya gelmek
- encounter
- rastlaşmak
- encounter
- rast
Yeni bir dil öğrenirken ben her zaman zaten bildiğim dillerde benzerliklere rastlıyorum.
-When I learn a new language, I always encounter similarities with the languages I already know.
- encounter
- rastgelme
- encounter
- {f} karşılaş
Bu bizim ilk karşılaşmamızdı.
-That was our first encounter.
Gözlerin güzel bir kadınla karşılaştığında, onu çok şaşırt.
-When your eyes encounter a beautiful woman, knock her out.
- encounter
- {i} rastlantı
- encounter
- {f} yüz yüze gelmek
- encounter
- i karşı karşıya gel mek
- encounter
- (Sosyoloji, Toplumbilim) karşılaşma (goffman)
- encounter
- {i} eğitim amacıyla toplanma
- encounter
- dövüş
- encounter
- {f} çarpışmak
- encounter
- karşılamak
المصطلحات ذات الصلة
تعريف a casual meeting with a person of thing في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- encounter