Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.
- Fragments of the mirror were scattered on the floor.
Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.
- The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.
Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
- I tried a piece of cake and it was delicious.
Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.
- The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke.
O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.
- He tried to put the fragments of a broken vase together.
İki bölümü birlikte eklemek zordur.
- It's hard to splice the two fragments together.