الإنجليزية - التركية
تعريف 5 (b) في الإنجليزية التركية القاموس.
- worm
- {i} solucan
Solucanlar bile tıbbi araştırma için satın alındı.
-Even worms are bought for medical research.
Ne tür solucanlar vardır?
-What kind of worms are there?
- worm
- kurt
Kurtlanmış elmadan sadece bir ısırık aldım.
-I just took a bite from a wormy apple.
Kirazların içinde kurt var.
-The cherries are wormy.
- worm
- ilerletmek
- worm
- solucanlardan arıtmak
- worm
- ödlek
- worm
- (isim) kurt, kurtçuk, solucan, bağırsak kurdu, pısırık adam, içini kemiren şey, sonsuz vida, sonsuz dişli
- worm
- (fiil) kurt dökmek, kurtlarını dökmek, kurt aramak, solucan gibi kıvrılarak ilerlemek, köpeğin dilaltı sinirini kesmek
- worm
- (Tıp) Kurt, solucan, parazit
- worm
- {f} (bir hayvanın) bağırsaklarındaki kurtları düşürmek
- worm
- bağırsak solucanı hastalığı
- worm
- Echulus myrus
- worm
- (Tıp) () Barsak solucanı hastalığı
- worm
- {i} sonsuz vida
- worm
- worm fence yılankavi ç
- worm
- {i} k.dili. aşağılık kimse
- worm
- {i} sonsuz dişli
- worm
- (write-once-read-many) WORM
- worm
- askarit
- worm
- vidanın helezoni kısmı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف 5 (b) في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- worm