-e yapışmak

listen to the pronunciation of -e yapışmak
التركية - الإنجليزية

تعريف -e yapışmak في التركية الإنجليزية القاموس.

-e yapışmak
adhere to
-e yapışmak
{f} adhere
-e yapışmak
stick to
-e yapışmak
(Fiili Deyim ) cling to
-e yapışmak
{f} cleave
yapışmak
cling
yapışmak
adhere
yapışmak
stick
birbirine yapışmak
stick together
derisi kemiklerine yapışmak
to be just skin and bones, be skinny
dili damağına yapışmak
to be very thirsty
dört elle sarılmak/yapışmak
1. to go into (something) wholeheartedly. 2. to cling to (someone) for support and help
ensesine yapışmak
to seize, collar
etekine yapışmak/sığınmak
to take refuge behind, seek protection in (someone)
havayı çekerek yapışmak
adhere by suction
kene gibi yapışmak
(for an annoying person) not to give (one) a minute's peace
kene gibi yapışmak
(deyim) stick like a burr
kene gibi yapışmak
not give a minute's peace
sülük gibi yapışmak
to cling like a leech
sülük gibi yapışmak
stick like a leech to smb
vantuz gibi yapışmak
adhere by suction
yakasına asılmak/yapışmak
to hound, badger, bedevil, not to leave (someone) in peace
yakasına yapışmak
get hold of
yakasına yapışmak
collar
yakasına yapışmak
to collar, to badger
yakasına yapışmak
take smb. by the scruff of the neck
yakasına yapışmak
buttonhole
yapışmak
to stick, to adhere, to cling; to stick to; to cling; to hang on to; to grab, to grib
yapışmak
cleave
yapışmak
to stick (to), adhere (to); to cling to
yapışmak
(for a very boring or importunate person) to cling to (someone) like a leech, latch onto (someone) like a leech
yapışmak
cohere
yapışmak
fasten on
yapışmak
seize
yapışmak
glue
yapışmak
conglutinate
yapışmak
clench
yapışmak
clutch
yapışmak
to seize (something) eagerly (and then set to work)
yapışmak
clinch
التركية - التركية

تعريف -e yapışmak في التركية التركية القاموس.

yapışmak
Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak
yapışmak
İyice yaklaşmak, sokulup değmek
yapışmak
Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak
yapışmak
Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak
yapışmak
Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak
yapışmak
Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak: "Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun, diye kulağıma yapıştı."- Ö. Seyfettin
yapışmak
Yapışıcı olan veya yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak: "Zarfın iyice yapışıp yapışmadığına o kadar dikkat etti ki..."- S. F. Abasıyanık. İyice yaklaşmak, sokulup değmek
yapışmak
Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak: "Islanan tül gömleği pembe vücuduna yapıştı."- Ö. Seyfettin
yapışmak
Ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
yapışmak
Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak: "Dişlerine oltayı almış, tekrar küreklere yapışmıştı."- S. F. Abasıyanık
-e yapışmak
المفضلات