-e binmek

listen to the pronunciation of -e binmek
التركية - الإنجليزية

تعريف -e binmek في التركية الإنجليزية القاموس.

-e binmek
ride on
binmek
ride

Tom went for a bike ride. - Tom bir bisiklete binmek için gitti.

It can be dangerous for young people to ride motorcycles. - Motorsiklete binmek gençler için tehlikeli olabilir.

binmek
get on

You must buy a ticket to get on the bus. - Otobüse binmek için bir bilet almalısın.

I have to get on that train. - O trene binmek zorundayım.

bisiklete binmek
bike

Stupidity is riding a bike that doesn't have brakes. - Aptallık frenleri olmayan bir bisiklete binmektir.

If it starts raining we'll have to give up on our bike ride. - Eğer yağmur başlarsa biz bisiklete binmekten vazgeçmek zorunda kalacağız.

binmek
mount
binmek
board

To board the airship, press A. - Uçağa binmek için A tuşuna basın.

Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform. - Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.

ata binmek
ride a horse

I want to ride a horse. - Bir ata binmek istiyorum.

I've always wanted to ride a horse. - Her zaman bir ata binmek istemişimdir.

ata binmek
mount a horse
ata binmek
to mount a horse, to ride (a horse)
ata binmek
to mount a horse; to ride a horse
binmek
to mount (a horse, camel, etc.); to get in (a car); to get on (a bicycle, motorcycle, etc.); to board (a ship, train, airplane); to get on (a mobile thing such as a seesaw, swing, etc.); (for an animal) to enter (a truck, trailer, etc.)
bisiklete binmek
bicycle

Riding a bicycle without brakes is a stupid thing to do. - Frenleri olmayan bir bisiklete binmek yapılacak aptalca bir şey.

I don't like riding a bicycle very much. - Bisiklete binmekten çok fazla hoşlanmıyorum.

bisiklete binmek
bicycling

Bicycling on this highway is very dangerous. - Bu otoyolda bisiklete binmek çok tehlikelidir.

motosiklete binmek
bike
motosiklete binmek
to bike
ata binmek
horse

Riding a horse is really thrilling. - Bir ata binmek gerçekten heyecan verici.

I want to go horseback riding. - Bir ata binmek istiyorum.

binmek
get into

Tom was about to get into his car when he was shot. - Tom vurulduğunda arabasına binmek üzereydi.

binmek
imbark
binmek
take

I have to take a bus to go anywhere. - Bir yere gitmek için bir otobüse binmek zorundayım.

I had no choice but to take the plane. - Uçağa binmekten başka seçeneğim yoktu.

binmek
thousand
binmek
ride on

I like to ride on trains. - Ben trenlere binmekten hoşlanırım.

binmek
added
binmek
get

I'm getting sick of the ride. - Ben arabaya binmekten usanıyorum.

He hurried in order to get the bus. - Otobüse binmek için acele etti.

binmek
got on
binmek
overlap
binmek
to be added
binmek
be added
binmek
hump
binmek (gemi/tren)
board
binmek (gemiye vb)
board
binmek (otobüs/tren/uçak)
put on
küplere binmek
Lose one's temper, boil over, see red, fume
küplere binmek
Lose one's temper, boil over, see red
üstüne binmek
to ride on
arabaya binmek
travel on or in
arabaya binmek
to ride in a car
arabaya binmek
ride

Walk or ride your bike instead of taking a car everywhere. - Her yerde bir arabaya binmek yerine yürü ya da bisikletine bin.

I'm getting sick of the ride. - Ben arabaya binmekten usanıyorum.

attan inip eşeğe binmek
to come down in the world
bacaklarını ayırarak ata binmek
ride astride
bacaklarını ayırarak binmek
bestride
binmek
sit
binmek
to know how to ride (a horse, bicycle, motorcycle, etc.): Deveye iyi biner. He's an accomplished rider of camels
binmek
(for something unwanted) to be added to
binmek
(for a specified increase) to be made in the price of (something): Muza yüzde yirmi bindi. The price of bananas has gone up by twenty percent. bindiği dalı kesmek to cut off the branch one is sitting on
binmek
hop on
binmek
to get on, to get into; to board; to mount; to ride; to overlap; to be added
bisiklete binmek
cycle
bisiklete binmek
ride a bicycle
bisiklete binmek
pedal
bisiklete binmek
ride on a bicycle
bisiklete binmek
to bicycle, to bike
charter uçağına binmek
(Askeri) board a chartered air flight
dalına binmek
to pester
el arabasına binmek
to wank, to jerk off
ensesine binmek
to worry, persecute, tyrannize
eyersiz binmek
to ride bareback
gemiye binmek
to embark
gemiye binmek
ship

May I have permission to board this ship? - Bu gemiye binmek için izin alabilir miyim?

gemiye binmek
to embark, go on board
imamın kayığına binmek
slang to die, kick the bucket
kamyona binmek
entruck
karıncaya binmek
to go at a snail's pace
kaçak olarak binmek
stow away
kaçak olarak binmek
stow
köpek kızağına binmek
mush
küplere binmek
be hopping mad
küplere binmek
have one's hackles up
küplere binmek
to lose one's temper, to boil over, to see red
küplere binmek
flip one's lid
küplere binmek
to get into a towering rage, blow one's top
kızağa binmek
sledge
sala binmek
raft
sırtına binmek
back
sırtına binmek
(for a job) to be lumped on (someone)
tahterevalliye binmek
seesaw
tepesine binmek/çıkmak
to bedevil (someone) a lot, badger or bug (someone) to death
terkiye binmek
ride pillion
trene binmek
ride in a train
trene binmek
entrain
uçağa binmek
embark
uçağa binmek
emplane
uçağa binmek
enplane
yeniden binmek
remount
ölüsü dirisine binmek
for people to stampede over each other
üst üste binmek
ride
üst üste binmek
(kırık kemik) override
التركية - التركية

تعريف -e binmek في التركية التركية القاموس.

binmek
Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil gibi bir taşıtta yer almak: "Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip çocukları ezip biniyoruz."- O. S. Orhon
binmek
Bisiklet, motosiklet kullanmak. İş istenilmeyen veya beklenilmeyen bir biçim almak
binmek
Fiyat artmak
binmek
Eklenmek, katılmak: "Annemin dul maaşından ayrılmış bütçeme bir de posta masrafı binmişti her hafta."- Y. Z. Ortaç
binmek
Eklenmek, katılmak
binmek
Bir şey sıkışarak yanındakinin üstüne çıkmak
binmek
Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil gibi bir taşıtta yer almak
binmek
Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak: "Belki de atlara binerek dolaşırız."- R. H. Karay
binmek
Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak
binmek
İş istenilmeyen veya beklenilmeyen bir biçim almak
binmek
Bisiklet, motosiklet kullanmak
-e binmek
المفضلات