She is connected with that company.
- O, o şirkete bağlıdır.
What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how?
- Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
It is often necessary to depend upon others.
- Başkalarına bağlı olmak sık sık gereklidir.
We are bound to each other by a close friendship.
- Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.
- İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
I'm really attached to my mother.
- Anneme gerçekten bağlıyım.
He is deeply attached to her.
- O, ona derinden bağlıdır.
We are dependent on each other.
- Biz birbirimize bağlıyız.
He was no longer dependent on his parents.
- O artık ebeveynlerine bağlı değil.
We have to keep our dog tied.
- Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.
I'm tied up right now.
- Ben şu anda bağlıyım.
Pain is inevitable. Suffering is optional.
- Ağrı kaçınılmazdır. Acı isteğe bağlıdır.
Wearing green is optional.
- Yeşil giymek isteğe bağlıdır.
Tom and Mary are both very devoted parents.
- Tom ve Mary ikisi de ebeveynlerine çok bağlılar.
Tom and Mary are very devoted to each other.
- Tom ve Mary birbirlerine çok bağlılar.
The royal jewels are kept under lock and key.
- Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
I'm not affiliated with any party.
- Ben herhangi bir partiye bağlı değilim.
The college is affiliated with the university.
- Kolej üniversite ile bağlı.
He played the Liszt sonata blindfolded.
- O, Liszt sonatını gözleri bağlı çaldı.