The President is to make a statement tomorrow.
 - Başkan yarın bir açıklama yapacak.
Tom's statement is pure nonsense.
 - Tom'un açıklaması tamamen saçma.
I can't remember his explanation.
 - Onun açıklamasını hatırlayamıyorum.
Her explanation is by no means satisfactory.
 - Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
The children didn't seem to understand the instructions.
 - Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
He wrote a fine description of what happened there.
 - O, orada ne olduğu ile ilgili güzel bir açıklama yazdı.
The sight was splendid beyond description.
 - Görüş, açıklamanın ötesinde görkemli oldu.
According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.
 - İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.
Sorry, I'm bad at explaining.
 - Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.
He had no difficulty in explaining the mystery.
 - Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
She's accounted diligent.
 - Özenle açıklamasını yaptı.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
 - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
I just wanted to explain why I couldn't help the other day.
 - Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.
Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly.
 - Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.
Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
 - Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.
The children didn't seem to understand the instructions.
 - Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
Don't add annotations.
 - Ek açıklamalar katmayın.
Don't include annotations as part of sentences.
 - Açıklamaları cümlelerin bir parçası olarak dahil etmeyin.
Thanks for the clarification.
 - Açıklama için teşekkürler.
I just want clarification.
 - Ben sadece açıklama istiyorum.
The economic minister gives a monthly report.
 - Ekonomi bakanı aylık açıklama yapar.
The economic minister gives a weekly report.
 - Ekonomi bakanı haftalık açıklama yapar.
The leader made formidable declarations.
 - Lider müthiş açıklamalar yaptı.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
 - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
 - Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
İhtimamla izahını yaptı.
 - Özenle açıklamasını yaptı.