şahadet

listen to the pronunciation of şahadet
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Delâlet. Alâmet, işaret, iz
(Osmanlı Dönemi) Allah (C.C.) rızâsı yolunda hayatını fedâ etmek. Din için muharebeden şehitlik. (Bak: Şehid
(Osmanlı Dönemi) (Şehâdet) Şâhidlik
(Hukuk) Tanıklık
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin doğruluğuna inanmak
Tanıklık, şahitlik
Yüksek bir ülkü uğrunda ölme, şehit olma
ŞAHADET GETİRMEK
(Osmanlı Dönemi) Kelime-i Şehadet olan $ kelâmına inanıp söylemek. Bir Allah'tan başka ilâh olmadığına; Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm'ın, Allah'ın Resulü olduğuna inanarak söylemek
şahadet etmek
Herhangi bir konuda bildiği, gördüğü şeyleri söylemek
şahadet parmağı
Gösterme parmağı, işaret parmağı
şehadet
Kelime-i Şehadet olarak adlandırılan İslam'a Giriş Cümlesi
şehadet
Tanıklık, şahitlik
ŞEHADET
(Osmanlı Dönemi) Bak: şahadet
ŞEHADET
(Hukuk) Tanıklık
şehadet
Yüksek bir ülkü uğrunda ölme, şehit olma
şehadet
Tanıklık, şahitlik: "Dünya karşısında Türk'ün kendi kendisi için yapacağı şehadet daha adamakıllı yapılmamıştır."- A. Ş. Hisar
şehâdet
(Osmanlı Dönemi) şâhitlik; Allah tarafından Peygamberimize bildirilen her şeyi kabul ve tasdik etme
şahadet
المفضلات