ısrarlı

listen to the pronunciation of ısrarlı
التركية - الإنجليزية
insistent

In an insistent voice, he asked his brother to hand over the letter and he died. - O, ısrarlı bir sesle erkek kardeşinin mektubu teslim etmesini istedi ve öldü.

Tom was quite insistent. - Tom oldukça ısrarlıydı.

persistent

I can be very persistent. - Ben çok ısrarlı olabilirim.

Tom is persistent, isn't he? - Tom ısrarlı, değil mi?

urgent
insistent, persistent
pressing
steadfast
constant
clamant
{s} emphatic
ısrar
persistence

Your persistence is not appreciated. - Senin ısrarın takdir edilmiyor.

ısrar
insistence
ısrarlı, direnen
persistent, resistant
ısrarlı olmak
stand out for
ısrarlı tanıtım
dead set
ısrar
{i} claim
ısrar
behest
ısrar
pertinacity
ısrar
insistency
ısrar
urgency
ısrar
persistency
ısrar
insistence, persistence
ısrar
importunity
التركية - التركية
Üstünde durulan, çok istenen
Üstünde durulan, çok istenen: "Florinalı Nâzım'ın ısrarlı davetini kıramamış, evine gitmişti."- Y. Z. Ortaç
ISRAR
(Osmanlı Dönemi) Bir fikir veya meşru dâvadan dönmemek. Direnmek, sebat etmek. Hayırlı bir hâl üzere sadakatla kalmayı istemek
ısrar
Direnme, ayak direme, üsteleme
ısrar
Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma: "Fakat o, perde perde ısrarı artırıyor, ağlıyor, lalamın çıplak ayaklarını öpmeye kalkıyordu."- R. N. Güntekin
ısrar
Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma
ısrarlı
المفضلات