This bookstore deals exclusively in old and rare books.
 - Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.
It's one of the most exclusive addresses in the city.
 - Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
 - Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
 - Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
 - Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Do you have any special reason why you want to go to America?
 - Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?
Tom has a personal bodyguard.
 - Tom'un özel koruması var.
I don't know much about Tom's personal life.
 - Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
 - Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
 - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
Tom did it for no particular reason.
 - Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
Tom wasn't feeling particularly talkative.
 - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
 - Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Private detectives were hired to look into the strange case.
 - Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
Please respect my privacy.
 - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
 - Tom özel bir öğretmendir.
Tom is a very dedicated student.
 - Tom çok özel bir öğrenci.
She believes that jade has medicinal properties.
 - O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
It's a very large property.
 - Bu çok büyük bir özellik.
Japan has many distinctive traits.
 - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
 - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Each language has its peculiarities.
 - Her dilin özellikleri vardır.
Tom is a very dedicated student.
 - Tom çok özel bir öğrenci.
You handled that particular situation very well.
 - O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
 - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
 - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
 - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
 - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.